Neden kartpostalları bu kadar severim bilir misin? Küçükken hep posta kutularına bakardım, o zaman telefonlar bu kadar da yaygın değildi, internet hiç değildi tam bir geçiş dönemiydi çocukluğum. Hala birileri birilerine mektup yazıyor ya da kartpostal atıyordu.
Her postacının gelişinde faturalardan başka getirebileceği renkli bir mektup var mı diye başında bekliyordum. Ben bekledim ama o mektuplar, kartlar gelmedi. Sonra büyüdüm, büyüdüm sandım. Arkadaşlarım dağıldı dört bir yana, ben dağıldım dört yana. Bir küçüklük hayalimi kendime hediye etmeye karar verdim. Şimdiler de arada posta kutuma baktığımda dünyanın farklı yerlerinden parlak sert zemin üzerine çeşitli renkler ve el yazılarında yazılmış kartlar ve mektuplar beni buluyor. Hatta bazen aynı gün içinde dört farklı yerden gelmişliği de oldu.
Peki ,güzel olan ne,
Düşün ki bir serüven, sen belki de daha gitmediğin ve ya gidemeyeceğin bir diyardan biri önce senin için bir kart seçiyor. Sonra üzerine kendi el yazısı, samimi sözleri dokunuyor. Üzerine bir adres yazıyor, adını yazıyor. Kilometrelerce öte uzaklıkta sen onu bırakıyorsun bir kutuya, bir ofise yapayalnız. O ise bir sürü kartlar, mektup, kağıtlar arasında kalıyor, sıkışıyor, aralarında diğerlerinden bir farkı yok. Üstüne, her bir kart yolcusunun hikayesi içinde barınan hisleri çok ama çok başka. Onlar kendi içinde fısıldaşıp duygu seline boğuluyor ama unutmayasın bu olay öylesine sessiz.
Aslında uzaklara gidecek içinde bir enerjisi pek de yok ama yol alıyor, üzerinde yazan o adrese gittikçe yaklaşıyor, başlangıç noktasına uzaklaşıyor. Yol alıyor, alıyor, yolu alıyor… Hep bir arayış. Ta ki senin posta kutuna düşüne kadar. Bazen yitik kalıyor, yarım kalıyor, kayboluyor oralarda, bir yabancı gibi arafta kalıyor o yollarda.
Sen ise ulaşınca o yolları, o fısıldamaları görmeksizin eline alıyorsun, bir tebessüm salıyorsun sonra bir kenara koyup saklıyorsun, güzel şeyler de saklanır değil mi?
Ben sevemedim ki telesekreterli telefonları, sevemedim ki görünmeyen elektrikli iletişim araçlarını, ben el yazısını göremediğim birinin pek de yazısını sevemedim ki.
Yorum bırakın