Rusça Chkala Kardacheva olarak nitelendirilen uygarlıkların teknolojik gelişimlerini, iletişim kurma doğrultusunda kullanabilecekleri enerji miktarına göre ölçen bir yöntemdir. Çünkü zaman ilerledikçe gezegenin nüfusu artacak, geliştirilen yeni teknolojiler daha fazla enerji üretme kapasitesini zorunlu kılacaktı. Bu nedenle sonradan Kardashev Ölçeği olarak adlandırılan bu çalışmayı yaparken medeniyetleri enerji ihtiyaçlarına göre sınıflandırmıştır.

 Özetle bu ölçek önceler, Tip I, II veIII olarak önceden belirlenmiş üç ayrı kategoriye sahiptir,
Tip I uygarlık —Gezegensel uygarlık da denir ve komşu yıldızından gezegenine ulaşan kullanılabilir enerjiyi kullanma ve depolama yetisine sahiptir,
Tip II uygarlık, yıldızındaki bütün enerjiyi hasat etme yetisine sahiptir (en popüler hipotetik kavram tüm yıldızı kapsayabilecek ve enerjisini gezegene transfer edebilecek Dyson küresidir.
Tip III uygarlığın ise konak gökadasının tümü ölçeğinde enerji kontrolü bulunmaktadır. Ölçek tamamen hipotetiktir ve bir kozmik ölçekte enerji tüketimini göz önünde bulundurur.

 

url
Bu modelleme ilk olarak 1964 yılında Sovyet Astronom Nikolay Kardaşev tarafından ileri sürülmüştür. 1969 yılında ise daha da genişletilerek güç seviyelerinden (tip 0, IV ve V) saf güçten farklı metriklerin kullanımına çeşitli eklemeler önerildi.

1964’te Kardaşev güç büyüklüğü sırasına göre ilk olarak üç uygarlık sınıfa ayırdı;

Tip I
Sınıflandırmada ki I. sınıfta yer alanlar, saniyede 10 üzeri 16 ya da 17 watt enerji tüketen medeniyetlerdir. Buna göre bu medeniyetler kendi gezegenlerindeki tüm enerji kaynaklarına hâkimdir. Yıldız sistemi içerisindeki diğer gezegen ve uydularda terraform şeklinde olamasa da hub’lar veya yapay biyosferler aracılığıyla kolonileşmiş, sorunsuz haberleşme ve ulaşım sağlayabilen uygarlık tipi olarak görülmektedir. Farkı ise yenilenebilir nükleer enerji kullanımını mükemmelleştirmenin yanı sıra, kendi gezegenindeki tüm enerji kaynaklarını verimli şekilde kullanabilir, yanardağları, depremleri ve hava olaylarını kontrol edebilir. insanlığın önümüzdeki 50-150 yıllık süre içerisinde geçişini tamamlamasını beklediğimiz uygarlık tipi olarak düşünülmektedir. 
8279355445_df81d4a2d2_h
Tamamını kullanıp depolayabilirler ama aslında bunun da öncesinde 0-1 arasında kabul edebileceğimiz insan ırkının olduğu düzey vardır. Enerji ihtiyacını büyük oranda fosil yakıtlardan karşılayan ve yıldızının enerjisini çok düşük seviyede değerlendirebilen uygarlık tipidir. Bildiğimiz gibi gezegen yörüngesinde ve yıldız sistemi içerisinde uzay uçuşları yapabilir. Humanaidler olarak şuanki durumla kıyaslayacaksak önceki yüzyılda kc 0,582 ön görülmüş, 1973 kuramına göre kc 0,7 düzeyine artmış bulunulsa da 2009 yılında yapılan hesaplamalar ile en gelişmiş ülkeler için şuan seviye kc 0,72 düzeyindedir. Oysa Türkiye daha ziyade kc 0,4 seviyelerinde, Araplar da kc 0,3’ler seviyesindedir. Bu sebeple ilk sınıfa pek dahil olduğumuz söylenemez. Yalnız Michio Kaku’ya göre 100 – 200 sene içerisinde bu seviyeye ulaşmış olacağız. 

 

Carl Sagan tip I (1016 W), II (1026 W) ve III (1036 W) için verilen değerlerin interpolasyonu ve ekstrapolasyonu ile aşağıdaki formülü üreten ara değerler tanımlamayı önerdi 

{\displaystyle K={\frac {\log _{10}P-6}{10}}}{\displaystyle K={\frac {\log _{10}P-6}{10}}},

K bir uygarlığın Kardaşev derecelendirmesi ve P Watt cinsinden kullandığı güç. Bu ekstrapolasyonu kullanarak bir “Tip 0” uygarlık, Kardaşev tarafından tanımlanmadı, 1 MW gücü kontrol edebilir ve insanlığın uygarlık tipi 1973’te verildiği şekliyle yaklaşık 0.7 idi (açıkça 1970’lerin insanlığı için değer olarak 10 terawatt (TW) kullanılıyor).

2012’de dünya enerji tüketimi 553 egzajoule (553×1018 J=153,611 TWh) idi,[6] 17.54 TW enerji tüketimine denk (veya Sagan’ın Kardaşev ölçeğinde 0.724).

Teorik olarak “Teknoloji seviyesi günümüzde Dünya’da ≈4×1019 erg/saniye (4 × 1012 Watt) enerji tüketimi ile elde edilen seviyeye yakın.” Guillermo A. Lemarchand bunu ” 1016 ve 1017 Watt arasında, Dünya’nın Güneş ışınlarına maruz kalmasına eşdeğer bir enerji kapasitesi ile çağdaş dünyasal uygarlığa yakın bir seviyede.” olarak belirtmektedir.
Tip II

II. sınıftaki medeniyetler kendi yıldızlarının tüm enerjisini işleyip depolayabilen medeniyetler olarak tanımlanıyorlar. Kendi evrimini kontrol altına almayı başarmış, kendi yıldız sistemindeki tüm enerji kaynaklarını maksimum verimle kullanabilen uygarlık tipidir ve yıldızlar arası seyahat ve haberleşme yeteneğine sahiptir.

İleri ki seviyelerde gezegenlerin yörünge hareketlerini değiştirebilmektedir. Bu seviyede bir uygarlığın yok olma ihtimali imkansıza yakındır. Kendisinden daha gelişmiş başka uygarlıklar dışında uzayda veya yaşam bölgesinde varlığını tehdit edebilecek ölçüde bir tehlike bulunmaz. Hücresel ve hatta atomik seviyede yaşamı kontrol edebildiği için hastalıkları yok etmiştir, çarpma olasılığı bulunan asteroidleri ise tespit edildiği anda yok edebilir veya yörüngesini değiştirebilir.

Mass effect ve star trek evrenlerindeki insan ırkları ile predator serisindeki yautja pek çok açıdan bu seviyeye ulaşmıştır. Kendi uygarlığımızın da yine bazı alanlarda önümüzdeki 50-100 yıl aralığında başlayıp, 500 yıl içinde geçişini tamamlamasını bekliyoruz.
Güneşimiz üzerinden gidecek olursak bunun için saniyede 4×10 üzeri 26 watt enerji işleyip depolayabiliyor olmamız gerekir. Bu noktaya ulaşabilmemiz için öngörülen binli yıllar gerekmektedir. Ulaşıldığında ön görülen bir çok teori var. 150 milyon km uzaklıktaki, 700 bin km yarıçaplı, yüzey sıcaklığı 6000 derece olan güneşin enerjisini nasıl işleyeceğiz?

Örnek olarak, Dyson küresinin başarılı bir inşaat aşaması verilmektedir. Dyson Küresi/Halkası adını verdikleri, yıldızın etrafını küre yada halka şeklinde çevreleyen dev bir enerji reaktöründen bahsediyorlar. “≈4×1033 erg/saniye enerji tüketimi ile kendi yıldızından yayılan enerjiden yararlanma yeteneğine sahip bir uygarlık.”

  Bahsettikleri şey tam olarak öyle bir şey. Lemarchand bunu “Yıldızından çıkan tüm radyasyonu kullanabilen ve yönlendirebilen bir medeniyet. Enerji kullanımı o hâlde bizim Güneş‘imizin yaklaşık 4×1033 erg/saniye (4×1026 Watt) olan parlaklığı ile karşılaştırılabilir.”olarak belirtmektedir.

2015’te galaktik orta kızılötesi yayılım üzerine bir çalışma Kardaşev Tip III uygarlıkların yerel evrende ya çok seyrek bulundukları ya da hiç bulunmadıkları sonucunu ortaya çıkardı.Önemli olan ise 14 Ekim 2015’te yapılan Galaksiye 1500 ışık yılı uzaklıkta Kepler Uzay Teleskobuyla KIC 8462852 14 ismi ile yakalanan görüntüde bunun Dyson küresi olabileceği ve Tip II uygarlığın keşfi söylentilerine yol açmasıdır

Diğer yıldızlardan ayıran nokta ise gözlemcilerin yıldızın etrafında açıklayamadıkları mega yapılar bulgulamış olmaları. Bu sebepten ötürü Dyson Küresi olarak yorumluyorlar. Çünkü yıldızın daha önce keşfedilen yaklaşık 150 bin yıldızın hiçbirinde gözlemlenmeyen bir ışık düzeni varmış. Buna yıldızın etrafındaki dev cisimlerin neden olabileceği düşünülse de bu yıldızların ilk evrelerinde olabilmektedir fakat bu yıldız yaşlıdır.

İkinci ihtimalse yıldızın yakınlarından başka bir yıldız sistemi geçme ihtimali olabilse de kuyruklu yıldız, yıldız sistemine dahil değildir. Bu düzeni gözlemleyebilmemiz için de sadece birkaç milyon yıl önce yaşanmış olması gerekmektedir. Eğer bu tuhaf ışık yayılımına başka bir medeniyet sebep olduysa dünya tarihinin en büyük keşfi olduğu tartışmasız bir gerçektir.

 
Tip III
 

III. sınıftaki medeniyetler yer aldıkları galaksinin tüm enerji kaynaklarını işleyip depolayabiliyorlar. Bu da Samanyolu üzerinden gidecek olursak tahmini saniyede 4×10 üzeri 36 watt enerji demek. Kendi galaksimizde ve yakınlardaki galaksilerde bu tür bir medeniyetin ya çok nadir olduğu ya da hiç olmadığı düşünülüyor.

Günümüzde bilim-kurgu serilerinden yola çıkarak gerek Asimov‘un imparatorluğu, gerekse Sar Wars’ın imparatoru kc type-3 haline dönüşmeye çalışan bir gücün hikayesidir ve galaktik imparatorluk tip iii sınırları içerisindedir. Ayrıca din tarihine baktığımızda insanlığın gelişimini bir tür kc-3 uygarlığının etkilemeye çalıştığını tevrat’taki genesis hikayesini baz alarak sanki böyle bir teknolojik gücün önemsiz bir gezegende yaptığı bir genetik deneyi anlatır gibidir.

1473921105-56.jpg

İçinde bulunduğu galakside istediği gibi kolonileşebilen, terraform ve gezegen mühendisliği becerisi en üst seviyede olan, doğrudan doğruya yıldızların ürettiği füzyon enerjisinden faydalanan uygarlık tipi olarak bilinmektedir. İntergalaktik yolculuklar ve haberleşme de yapabilir.

“≈4×1044 erg/saniye enerji tüketimi ile kendi gökadası ölçeğinde bir enerjiye hâkim olan bir uygarlık.” Lemarchand bunu “Yaklaşık 4×1044 erg/saniye ile tüm Samanyolu gökadasının parlaklığı ile karşılaştırılabilir bir güce erişen uygarlık.” olarak belirtmektedir. 

600 – 700 bin yıl kadar sabredebilirsek lokal evrendeki ilk III. sınıf medeniyetin bizlerin olabileceği inanılmaktadır. Kardashev’den sonra gelen ilim insanları bu ölçeğe iki sınıf daha eklemişler.

 

Tip IV


1969 yılında Kardashev’den sonra başka bilim adamları tarafından ileri sürülen başka seviyedeki uygarlık tipidir. Tüm evrende kafasına estiği gibi hareket eder. Gezegenler,yıldızlar, galaksiler üzerinde deneyler yapar; yok edip yenilerini meydana getirebilir. fiziksel yapısını uzayda tek başına, herhangi bir araç olmadan istediği gibi yolculuk yapabilecek şekilde değiştirebilir. Madde ve enerji varlığını istediği gibi manipüle edebilir ve zamanda yolculuk yapabilir. Marvel evrenindeki celestial‘lar bu uygarlık tipinin iyi birer temsilcisidirler.

B0026EGO3A.04.lg_

 

Tip V

Medeniyetler kendi evrenlerinin (sonsuz sayıda evren olduğunu düşünerek böyle dedim) tüm enerjisini işleyip, depolayabiliyorlar. Böyle bir medeniyet kendi evrenimizde varlığına dair bilgi yoktur.
Multiversal düzeyde takılan uygarlık/varlık tipi. tüm evrenlerdeki fizik kurallarını istediği gibi kullanabilir ve değiştirebilir. Evrenleri yok edebilir, geri getirebilir, baştan yaratabilirler; true-omnipotent şeklinde betimlenebilirler. Marvel’daki beyonder,living tribunal, one-above-all, dc‘deki the presence ile lucifer ve michael, büyük dinlerin tanrı tasvirleri bu tanım dahilindedir.

main-qimg-31d7cc46207358c2451e2a0c71f89bee-c.jpg