Son dönemlerde İklim Değişikliği ile ilgili haberler sıklıkla dünya gündeminde yer almaktadır. Bu bağlamda, insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zarara yönelik farkındalık oluşturan Karbon Ayak izi içerikleri ile birlikte dijitalleşme ve teknolojik dönüşüm ile trendleşme yönünde ilerleyen Dijital Karbon Ayak izi tanımı da yine öne çıkan kavramların başında bulunmamaktadır.

Dünya’da var olan tüketim endüstrisinin %16’sı Dijital kaynaklı olduğu düşünülmektedir. Pandemi ile birlikte izole hayatın bir ürünü olarak dijital tüketim ve dijital dönüşüm süreci ayrı bir hız kazanmaktadır. Bu dijital büyümenin çevresel etkisi ise kaçınılmazdır. Kimi araştırmacılara göre internetin enerji ve karbon ayak izi miktarının, hava ulaşım miktarını aştığı ifade edilmektedir. Yapılan araştırmalara göre Dijital Karbon ayak izinin taşıt kullanımının da önüne geçeceği belirtilmektedir. Bu nedenle Dijital dönüşümün çevresel boyutlu etkisi yakından takip edilmesi gereken bir başka konu unsurudur. 

Dijital platformlarda sahip olunan davranış alışkanlıkları CO2 salınıma doğrudan etkisi olmaktadır. Bu dijital kirliliğin oluşmasında temel etkenler ise internet ağını kullanma, yeni teknolojik cihazların üretimi, elektronik aletlerin yaydığı manyetik kirlilik, elektrik ve elektronik çöpler ve de yazılım süreçlerinde kullanılan enerji ve kirlilikler şeklinde özetlenebilir. 

Gündelik dijital aktiviteler sırasında pek tanık olunmasa da veri merkezleri, bünyesindeki hizmet sunucuları ile birlikte gerçekleştirilen birçok dijital eylemin merkezi konumundadır. Yapılan bazı araştırmalara göre, günümüzde 24 saat çalışan 45 milyon hizmet verici ve 4000 adet veri merkezi mevcuttur. Bu veri merkezleri, dünyada kullanılan elektrik tüketiminin %30’unu oluşturmaktadır ve 100 MW boyutunda bir enerji tüketimine neden olduğu ifade edilmektedir. Yoğun bu enerji tüketimi, bir ısı yayılımına neden olduğundan bu ısı artışını azaltmak için ayrı bir su ve enerji sarfiyatına gerek duyulmaktadır. 2025 yılına kadar veri havuzlarındaki dijital verilerin saklanması için ihtiyaç duyulan enerjinin dünya genelindeki tüm karbon salınımının 5/1’ine eşit olacağı öngörülmektedir. 

Dijital Karbon ayak izinin oluşturduğu kirlilik ve boyutlarına yönelik bir farkındalık oluşturmak adına bazı örnekler verilmek istenirse; 

  • Bir e-posta göndermek bir ağacın gündelik özümsediği miktar kadardır ve de 1 saat boyunca açık kalan bir ampul kadar enerji tüketmektedir. 
  • Uyuyan e-postaların harcadığı enerji 5 nükleer santralin ürettiği enerjiye eşdeğerdir. 
  • 100 adet fotoğrafı buluta aktarmak 1 saat boyunca çalışan 12 ampul kadardır. 
  • Youtube gibi birçok dijital platformda gerçekleştirilen video izlemelerin sera gazı salınımının %1’ini oluşturmaktadır. 
  • Global anlamda 1 saat internet kullanımı 4000 ton petrole eşdeğerdir ki bu da 4000 defa Paris-New York şehirleri arası gidiş geliş uçuşuna bedeldir. 
  • Bir Tweet atmak ile harcanan enerji 0,2 gram CO2 salımına neden olmaktadır. 
  • Bir dizüstü bilgisayar ile makale okunmak istendiğinde beş adet 11W ampulle aynı miktarda CO2 salınımına neden olmaktadır. 
  • Müzik akışı hizmetlerinin 2015 ve 2016’da 200 ile 350 milyon kilogram sera gazı yaydığını ileri sürülmektedir ki her yıl bu miktar katlanarak artmaktadır. 
  • Tek bir Bitcoin işlemi yaklaşık 819 kWh tüketmektedir. Bu enerji ile yaklaşık sekiz ay boyunca 150 W‘lık bir buzdolabı çalıştırılabilir şeklinde ifade edilebilir. 

Tüm bu dijital paradigmalara yönelik dikkat edilmesi gereken basit düzeyde tedbirler ise kullanılmayan e-postalar belirli periyodlarla temizlenmesi, gereksiz mail trafiklerinden kaçınılması, okunmayan dergi ve içeriklerin aboneliklerinden çıkılması, yine kullanılmayan mobil uygulamalar silinmesi, video izleme süresinin kısaltılması gibi her bir dijital adımın daha bilinçli ve daha az dijital tüketim üzerine kurulu temellendirilmesi şeklindedir. 

Biyolojik çeşitliliğin yok olması, tarımsal üretimde oluşacak sıkıntılar, su ve temel gıdalara erişimde büyük sorunların yaşanması, hava olaylı afetlerin artması, yaşam alanlarının daralması gibi birçok yakın gelecek tehditini barındıran küresel ısınma, iklim değişikliği konusunun kapsamındadır. Eksponansiyel bir şekilde artan dijital dönüşüm sürecinin bir sonucu olarak Dijital Karbon Ayak izi unsuru ise bu bağlamda, takip ve dikkat edilmesi gereken önemli bir farkındalık konusu olarak yerini almaktadır.